Category: Fizik Tedavi

18 May 2020 by rommer 0 Comments

Fibromiyalji Sendromu (Kas Romatizması) ve Tedavisi

Fibromiyalji sendromu (FMS) yorgunluk, sabah tutukluğu, depresyon, uyku bozuklukları başta olmak üzere yaygın ağrıların eşlik ettiği, çeşitli somatik ve psişik semptomlarla seyreden bir hastalıktır. 

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen fibromiyaljinin (FM) toplumda genel görülme sıklığı yaklaşık %1-2 civarında olup, kadınlarda 3 kat daha fazla görülmektedir. En çok 40-55 yaşlarında görülen FM, özellikle eğitim ve ekonomik seviyeleri ortalamanın üstünde olan kişilerde daha sık izlenmektedir. 

Fibromiyalji Sendorumu Nedir? 

Yumuşak doku romatizması olarak bilinen FMS, başlıca uyku bozuklukları, kaslarda yaygın ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, halsizlik ve sabah tutukluğu ön planda olmak üzere bir dizi yakınmalar ile seyreden bir hastalıktır. 

Fibromiyalji hastalarında kas ağrısı şikayetlerine sıklıkla depresyon ve uyku bozuklukları eşlik etmektedir. Yapılan çalışmalarda fibromiyaljili hastalarda, depresyonun eşlik etme olasılığı %20-80 iken, dinlendirici olmayan uyku (derinleşemeyen uyku) bozukluklarının eşlik etme oranları ise %75-90 olarak bulunmuştur.

Fibromiyalji Sendromunun Nedenleri Nelerdir? 

Uzun zamandır tanınan bir sendrom olmakla birlikte, nedeni tam olarak bilinmemektedir. 

  • Genetik faktörler; uzun yıllardır üzerinde durulmaktadır. Birinci derece yakınlarında FM görülen kişilerde, bu hastalığa yakalanma riski 8 kat daha yüksek bulunmuştur. 
  • Çevresel faktörler; özellikle çocukluk yaşlarında yaşanan duygusal ve fiziksel travmaların FM için risk oluşturduğu bilinmektedir. 
  • Psikolojik faktörler; FM ile psikolojik komponentler arasında yakın ilişki gözlenmektedir. Depresyon, anksiyete ve uyku bozukluğu olan kişilerde, FM görülme sıklığı çok daha yüksek oranlarda olmaktadır. 
  • Travmalar; motorlu araç kazaları gibi büyük fiziksel travmalar nedenler arasında kabul görmektedir. 
  • RA(romatoid artrit), AS(ankilozan spondilit) gibi romatizmal hastalıklar, FM’yi tetikleyen nedenler arasında gösterilmektedir. 
  • Bazı virüslerin, Fibromiyaljiden sorumlu olabileceği ileri sürülmektedir
  • Eğitim ve ekonomik düzey; ortalamanın üstünde olan kişilerde daha sık görülmektedir. 
  • Kişilik yapısı; mükemmelliyetçi ve işkolik bir yaşantı şekli olanlar, mesleki olarak mimarlar, gazeteciler ve finans sektörü çalışanlarında daha sık rastlanmaktadır. Özellikle işini sevmeyen ve mutsuz kişilerde de daha sık görülmektedir. Yüksek iş stresi tetikleyici olarak kabul edilmektedir. 
  • Fiziksel aktivite; sedanter bir yaşantı süren, hareketsiz kişilerde daha sık görülmektedir. 
  • Son yıllarda yapılan araştırmalarda, FM nedenleri arasında hormonal ve immünolojik faktörlerin ön planda olabileceği düşünülmektedir. 

Fibromiyalji Sendromunun Belirtileri Nelerdir? 

FMS’de en sık rastlanan şikayet kas ağrısıdır. Ağrılar genellikle boyun ve bel bölgesinde daha çok olmak üzere omuz, dirsek, diz ve ellerde fazlaca görülür. Vücudun bir tarafında duyulan ağrı, diğer tarafa nazaran daha az veya çok olabilir. Ağrı genellikle zonklama, dağılma veya yoğun bıçak batma tarzında kendini gösterebilir. Ağrı, bazı hastalarda süreklilik arz ederken, bazı hastalarda ise durulma ve alevlenmelerle seyredebilir. FMS’de ağrı başlıca belirti olsa da, hastalık kendini sıklıkla çoklu sistem şikayet ve belirtileriyle göstermektedir. 

  • Genellikle kronikleşme eğilimi gösteren, sabahları ve günün ilerleyen saatlerinde görülen yorgunluk, sabahları yataktan yorgun kalkmak, 
  • Uyku problemleri; uzun süren uykuya rağmen dinlenmemiş hissetme, yataktan kalkmada zorluk, dinlendirmeyen uyku, 
  • Depresif ruh hali, kaygı, anksiyete, panik atak gibi psikolojik değişiklikler, 
  • Odaklanmada zorluk, sersemlik hissi, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü ve kaybı (beyin sisi), baş dönmesi, oryantasyon bozukluğu gibi bilişsel belirtiler, 
  • Gerilim ve migren tipi baş ağrıları, diş, çene eklemi ve kulak bölgesindeki belirsiz ağrılar, 
  • Işığa, sese, kokuya duyarlılık, 
  • Belirsiz sindirim sistemi şikayetleri ,(mide bulantısı,midede ekşime, reflü, karında şişkinlik, ağrı, ishal, kabızlık, mide krampları vb.) 
  • Sık idrara gitme, idrar yaparken ağrı hissetme, pelvik bölgede ağrı gibi idrar yollarıyla ilgili problemler, 
  • Nefes almada zorlanma, kulaklarda çınlama, göğüs ağrısı ve çarpıntı gibi nospesifik belirtiler. 

Fibromiyalji Sendromu Nasıl Teşhis Edilir? 

Teşhisi oldukça güç bir hastalıktır. Hastaların şikayetlerinin nonspesifik olması ve bu hastalığa özgü özel bir laboratuar testin olmaması teşhisi güçleştirmektedir. Bu nedenle tanı koymak için ayrıntılı anamnez ile hastalık belirtileri iyi irdelenmeli, iyi bir fizik muayene yapılmalıdır. Laboratuvarda yapılacak testler, özellikle ayırıcı teşhis için bize yol gösterecektir. 

Fibromiyalji Sendromu Tedavisi Nasıl Olmalıdır? 

FMS’da ağrılara neden olan ve fibrozit adı verilen kas düğümleri, fizik tedavi yoluyla düzelebilmektedir. Stresten arındırılmış düzenli bir yaşam, dengeli ve düzenli antiinflamatuar bir beslenme modeli, düzenli ve kaliteli bir uyku ile egzersiz uygulamaları tedavinin temelini oluşturacaktır. Genel olarak ;

  • Egzersiz; tedavinin en önemli ayağını oluşturmaktadır. Özellikle düşük yoğunluklu aerobik egzersizlerin, haftada en az üç kez tekrarlanacak şekilde uygulanmasıyla olumlu sonuçlar alınmaktadır. Özellikle yüzme, açık havada yapılan tempolu yürüyüşler, bisiklete binme ve su içinde yapılan sporlar tercih edilecek alanlar olmalıdır. 
  • Fizik tedavi; özellikle adalelere yönelik olarak uygulandığında oldukça olumlu sonuçlar vermektedir. Fizik tedavide amaç, ağrı ve yorgunluktan yakınan, fiziksel ve sosyal yaşamı etkilenmiş kişinin, sıkıntılarını azaltmaya yönelik olarak hazırlanmalıdır. 
  • Fizik tedaviye eşlik edecek şekilde aerobik dans, germe ve gevşeme egzersizleri, pilates, yoga, yüzme, jimnastik, bisiklet, binicilik gibi aktivitelerin de oldukça faydaları görülmektedir. 
  • Kişinin psişik durumunun (moral motivasyonunun ) olabildiğince yüksek olmasına dikkat edilmelidir. Arkadaş, aile ve sosyal ilişkilerin gerilimden uzak, huzur verici olacak şekilde yürütülmesine özen gösterilmelidir. Kişi çevresinde daha çok neşeli insan bulundurmalı, gerek olursa psikiyatrik destek alınmalı ve buna uygun ilaçlar kullanılmalıdır. 
  • Fizyoterapi olarak fibrozitlerin açılıp, ağrıların azaltılması amacıyla sıcak uygulamalar, elektrik stimülasyonları, kaplıca, masaj tedavileri gibi yöntemler denenmelidir. Uzun süreli oturma, ayakta durma, stres ve gerginliklerden uzak durulmalıdır. 
  • Uyku ve dinlenmenin çok önemli olduğu bu hastalıkta uyku hijyenine dikkat edilmeli, uykudan önce çay, kahve, alkol vb. gibi içecekler kullanılmamalı, dinlenmiş olarak kalkacak şekilde uyku alınmalıdır. 
  • Mümkün olduğu kadar hazır ve işlenmiş gıdalar ile şeker ve undan uzak durulmalı ve lifli gıdalarla beslenmeye özen gösterilmelidir. 
  • Nöralterapi, proloterapi, manipülasyon, ozon tedavisi ve bölgesel enjeksiyonlar denenebilir. 
  • Gerek görüldüğünde hekimin önerdiği ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve psikiyatrik ilaçlar (antidepresanlar gibi) kullanılabilir. Ancak, bu ilaçların uzun süre kullanımının oluşturacağı yan etkiler, göz ardı edilmemelidir.

18 May 2020 by rommer 0 Comments

Yaşlılarda Kas Erimesi (Sarkopeni)

Yaşlılarda kas erimesi nedir? 

Tıp dilinde sarkopeni olarak adlandırılan yaşlılarda kas erimesi, ilerleyen yaşa bağlı olarak kas kütlesi ve fonksiyonlarında meydana gelen istem dışı kayıptır.

Yaşın ilerlemesiyle birlikte vücut fonksiyonlarında değişik derecelerde kayıplar meydana gelmektedir. Yaşlılarda kas erimesi, bu doğal süreçlerin en önemlilerindendir. 

Kaliteli yaşamın unsurlardan birisi de bağımsız, başkalarına muhtaç olmadan yaşamaktır. Kas erimesine bağlı olarak oturup kalkma, yürüme, bir şey taşıma veya kaldırma gibi rutin günlük aktivitelerin bazılarının yapılmasında zorluklar gözlemlenebilir. Denge kaybı ve düşme sonucu oluşan kemik kırıkları, kişileri yatağa bağlamakta ve kas erimesinin daha da ilerlemesine neden olmaktadır. 

Yaşlılarda kas erimesi neden olur? 

Genelde 65 yaş üstü hastalığı olarak bilinen sarkopeni, yaşamamız gereken normal bir süreçtir. Ergen bir kişinin total vücut ağırlığının yaklaşık üçte birini çizgili kaslar oluşturur. Otuzlu yaşlardan sonra yıllık yaklaşık %1 civarında kas dokusu kaybı yaşanır. Yetmişli yaşlara gelindiğinde ise kas dokusu ve kütlesinin yaklaşık yarısı kaybedilmiş olur. Yaşlanmanın devamı ile birlikte bu kayıplar daha da artarak devam eder ve sarkopeni iyice hızlanır. Yaşlılarda kas erimesinin en sık nedenleri;

  • Yaşlılık; 65 yaşından itibaren başlayan ve 80 yaşından sonra iyice hızlanan bir seyir izler, 
  • Beslenme; yaşlanma ile birlikte ağızda alınan tadın azalması, bozulması veya yetersiz beslenme sonucu protein alımında azalma,
  • Fiziksel aktivitede azalma ve hareketsiz bir yaşam,
  • Testosteron ve büyüme hormonu gibi, kas dokusunda protein yapımı arttıran hormonların salgılanmasında yaşla birlikte meydana gelen azalmalar,
  • Yaşlanma sonucu meydana gelen ateroskleroz ( damar kireçlenmesi) nedeniyle, kas dokusunda perfüzyonun ( kan akışının) bozulması, 
  • Kas hücrelerinin sinirsel uyarılmalarında, yaşa bağlı meydana gelen yetersizlik.

Yaşlılarda kas erimesi neden önemlidir? 

Fiziksel olarak bağımsız bir hayat sürdürebilmek için sağlıklı bir kas dokusu ve kas fonksiyonlarına sahip olabilmemiz gerekir. Yaşlılarda kas erimesi çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olarak fiziksel yetersizlik, düşük yaşam kalitesi, travma ve ölüm gibi istenmeyen sonuçlarla bitebilir. 

Sarkopeni erkeklerde daha sık görülür. Yaşlılarda engellilik ve hastaneye yatış oranlarını artıran en önemli nedenlerin başında gelmektedir. 65-70 yaş sonralarında görülen denge bozukluklarının ve buna bağlı düşmelerin en başında gelen yaşlılarda kas erimesinin travmatik kemik kırıkları, beyin travması ve kanamaları gibi ciddi sonuçları da olabilmektedir.

Bu kişilerin yatağa bağlanmaları, başka hastalıklara da davetiye çıkarmakta, bu durum da yüksek sağlık maliyetlerine neden olmaktadır. Yaşam sürelerindeki artış da göz önüne alındığında, bu durumun önümüzdeki yıllarda ciddi sosyal güvenlik açıklarına neden olabileceği düşünülmektedir.

Tüm bunlar bir yana, kişinin fiziksel olarak kendini yetersiz hissetmesi, halsizlik, kuvvetsizlik ve günlük aktiviteleri yapmada zorluklar yaşaması, hayatını zorlaştıran sorunların başında gelir. Bunun sonucu olarak da birey yaşamın içinden yavaş yavaş çekilerek, başkalarına bağımlı olacak hale doğru yol almaya başlar. 85 yaş üzerinde bu bağımlılık oranları neredeyse yarı yarıya ulaşır.

Kişinin, kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan (muhtaç olmadan) günlük işlerini yapabilmesi, çok önemli bir ayrıcalıktır.

Yaşlılarda kas erimesi belirtileri nelerdir? 

Yaşlılarda kas erimesi ilerleyen bir süreçtir ve genellikle ağrı yapmaz. Presarkopeni denilen ilk evrede, fiziksel performans henüz etkilenmemiş, ancak kas kütlesi azalmıştır. Sarkopeni evresinde, kas kütlesindeki azalma ile birlikte kas gücü ve performansında da azalma meydana gelir. Ağır sarkopenide ise, üç önemli kriter olan kas kütlesi, kas gücü ve fiziksel performansta azalma vardır. En sık olarak da; 

  • Kaslarda zayıflık ve güçsüzlük,
  • Merdiven çıkarken zorlanma,
  • Denge bozuklukları, düşme, 
  • Günlük fiziksel aktiviteleri gerçekleştirmede zorlanma,
  • Kas kütlesinde azalma, 
  • Oturur pozisyondan, kalkıp, yürüyüşe geçmekte zorluk gibi belirtiler gözlenebilir.

Yaşlılarda kas erimesi nasıl teşhis edilir?

Belirtilerin çoğu, yaşlılığa bağlanarak önemsiz olarak değerlendirebilir. Ancak tablo ilerlediğinde çabuk yorulma, halsizlik, kalça ve bacaklarda incelme gibi değişiklikler kolayca fark edilir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına başvurmak, teşhise ulaşmanın ilk adımı olacaktır. Uzman hekim tarafından alınan iyi bir hikaye, yapılan ayrıntılı fizik muayene ve bazı yardımcı testlerle rahatlıkla teşhis konacaktır. Sarkopeni testi ve sarkopeni ölçümleri yapılarak olayın derecesi saptanabilir.

Yaşlılarda kas erimesi teşhisini koyabilmek için, mutlak suretle bireylerde kas kütlesi, kas kuvveti ve fiziksel performans açısından gerekli analizleri yapılmalıdır. 

  • Kas kuvvetini (gücünü) anlamak için el sıkma testi gibi, benzer bazı testler uygulanmaktadır.
  • Kas kütlesi için BT, MR, DEXA gibi görüntüleme teknikleri ve biyoimpedans analiz ile (BIA) ölçümler yapılmalıdır. 
  • Fiziksel performans değerlendirilmesinde, kısa fiziksel performans bataryası gibi (güç, denge ve dayanıklılığı ölçer) testler uygulanır. 

Yaşlılarda görülen kas erimesi tedavi edilebilir mi? 

Yaşlılarda kas erimesini önlemeye yönelik, şu ana kadar onaylanmış herhangi bir ilaç yoktur. Günümüzde büyüme hormonu, testosteron gibi hormonal tedaviler, ürokortin gibi hipofiz bezinden ACTH salgılatan birtakım ilaçlar denense de, yan etkilerinin fazla olması nedeniyle önerilmemektedir. 

Burada, birtakım koruyucu önlemler ön plana çıkmaktadır. Henüz bir hastalık durumu oluşmadan (kırık vb.), alınacak bazı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon yönlemleri ile, kişi henüz başkasına bağımlı hale gelmeden, yaşamını idame ettirmesi sağlanır. 

Yaşlılarda görülen kas erimesini önlemek için neler yapabiliriz? 

Koruyucu olarak yapılabilecek en akılcı önlemler, rehabilitasyon ve egzersiz ağırlıklı olanlarıdır. Bu yöntemlerin uygulanmasıyla hem fiziksel kapasite arttırılır, hem de kas erimesinin önüne geçilebilir. 

  • Yapılacak direnç (dayanıklılık) egzersizleri ve eğitimi ile yaşlılarda kas erimesi önlenebilir, azaltılabilir. 
  • Haftada en az iki kez olmak kaydıyla, kas güçlendirici (aerobik), (bacak, bel, göğüs, omuz, karın ve sırt dahil tüm kas gruplarına) egzersizler yaptırılmalıdır. Uygulanacak olan aerobik egzersizler, kas erimesinin yavaşlatılması ve engellenmesinde çok önemli bir yer tutacaktır. 
  • Tüm bu egzersizlere ilave olarak, diyetisyen eşliğinde yaşlılarda kas erimesini engelleyen besinler verilerek, kas kütlesini arttırmaya yönelik tedbirler uygulanmalıdır. 
  • Bunlar içinde, yüksek kaliteli protein diyeti, başta D vitamini olmak üzere bazı vitamin takviyeleri sıralanabilir. Egzersiz ve beslenme kas proteinlerinin sentezini uyarır.

Yapılan çalışmalarda, uygulanan egzersiz yöntemlerine bağlı olarak kaslarda %20-30 civarında güçlenme ve dayanıklılıkta artış saptanmıştır.

 Merkezimizde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanları denetiminde ve profesyonel fizyoterapistlerin eşliğinde uygulanacak egzersizler ile yaşlılarda kas erimesi yavaşlatılarak durdurulabilmektedir.

18 May 2020 by rommer 0 Comments

Huzursuz Bacak Sendromu

HUZURSUZ BACAK SENDROMU NEDİR?

Huzursuz bacak sendromu (HBS), uzun süreli yani kronik bir hastalıktır. Huzursuz Bacak Sendromu bacaklarda rahatsızlık hissi ile ortaya çıkan, uykuya dalma ve uykuyu sürdürmeye zorlaştıran ve bazen ailevi özelliği de olan bir hastalık grubudur. 

HUZURSUZ BACAK SENDROMU NEDENLERİ NELERDİR?

Huzursuz bacak sendromunda ailesinde bu hastalık öyküsü bulunan kişilerin risk grubunda yer aldığı bilinmektedir. Genetik yatkınlığın dışında hastalık bir çok nedene bağlı ortaya çıkabilir ancak bu nedenler kontrol altına alındığında, hastaların önemli ölçüde rahatladığı görülmektedir. Huzursuz bacak sendromuna neden olan başlıca faktörler; B12 vitamin eksikliği, diyabet, böbrek yetmezliği, sigara kullanımı, fibromyalji, stres, kas hastalıkları olarak tanımlanabilir.

HUZURSUZ BACAK SENDROMU BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastalar akşam yatağa yattığında bacaklarında ağrı hissediyor ve bacağını koyacak yer bulamıyordur. Neredeyse yorganı ile kavga halindedir. Hastalar genellikle yakınmalarını tam tarif edememekle birlikte bacaklarda rahatsızlık, yanma, karıncalanma, germe hissi, ağrı ve uyuşmadan şikayet ederler. Akşamüstü ve gece yatarken bacaklar hareketsizken ortaya çıkan bu yakınmaları olan hastalar kalkıp dolaştığında, bacaklarını hareket ettirdiğinde veya masaj yapıldığında rahatladıklarını ifade ederler.

Huzursuz bacak sendomu bazı dönemlerde düzelmeler (remisyon) bazı dönemlerde ise alevlenmeler  (relaps) ile seyredebilir. Örneğin gebelik dönemlerinde alevlenmeyi arttırıp semptomların artış göstermesine neden olabilir. Ayrıca aşırı fiziksel aktivite, çok sıcak veya soğuğa maruz kalma, uykusuz kalma, bazı ilaçlar, alkol, kafein hastalıkta alevlenmelere yol açabilir.

HUZURSUZ BACAK SENDROMU OLAN KİŞİYE NELER ÖNERİLİR?

Öncelikle hastanın yatak odasının sıcaklığı normal olmalıdır. Ayrıca hastanın rahat pijamalar kullanılması, aynı saatte uyuyup aynı saate uyanma, gündüz mümkün olduğunca uyumama, düzenli bir uyku uyanıklık döngüsünün oluşturulması gerekir. Hastalığın şikayetlerini şiddetlendirdiği bilinen alerji giderici ve beyinde dopamin düşürücü ilaçlardan uzak durulmalıdır. Günlük en az 45 dakika egzersiz yapılmalı, en az 1,5-2 lt bardak su içilmelidir. Fazla sıcak havalar sendromun belirtilerini tetikleyebilir.

HUZURSUZ BACAK SENDROMU TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Huzursuz bacak sendromunun tedavisinde birçok ilaç kullanılmakla birlikte ilk olarak eşlik edebilen hastalıkların ve metabolik bozuklukların saptanması ve tedavisi gerekmektedir. Hastaların çoğunda kolaylaştırıcı nedenler tedavi edilse de (anemi, vitamin eksikliği vb.) yakınmalar devam edebilmektedir. Hafif şiddette yakınmalar masaj, sıcak-soğuk uygulama, egzersiz, tetikleyen ilaçlardan ve kafeinden uzak durma ile gerileyebilir. 

Huzursuz bacak sendromunun orta ve şiddetli düzeyde seyrettiği hastalarda ise ilaç tedavisi başlanır. Yakından takip edilen bu hastalarda doz ayarlaması yapılarak hastalığın aktivitesi baskılanır. İlaç tedavisi ile hastaların çoğunda oldukça yüz güldürücü sonuçlara ulaşılması mümkündür.